5 Ekim 2010 Salı

ders kitabı...

    Olamaz.insanın kaval kemiği ağrımaz yürümekten,benim ağrıyor işte.Evet,kabul ediyorum kilomun önlenemez bir yükselişi var ve zayıflamak zorundayım,bunun için de spor yapmam,yürümem, lazım.Ama hiç bu kadar tahmin etmemiştim.her şey Sedle noter işimi halletmek için Osmanbey’e gitmemizle(Beylikdüzü neyime yetmedi acaba?) başladı,ben sandım ki ordan direk taksime geçeriz,sonra yemek yeriz.geçtik,ama yürüyerek.yedim,fazlasıyla.pişmanım blog,valla yok bir daha sadece salata yerim.Bu arada noterdeki kadın”bu yeni mi çıktı,geçen yıl yoktunuz,dün de bir topluluk geldi buraya” dedi.o an “geçen yıl da Unkapanındaydık,neresi ucuzsa ilginç bir biçimde yayılıyor birden öğrencilerin arasında,biz de oraya gidiyoruz…”demek geldiyse de “bilmem” dedim sadece.

     Sonra dükkan dükkan kitap aradık.Gerekli gereksiz her şey var,bir hukuk kitabı yok arkadaş!taksimde girmediğim kitapçı kalmadı…otomatiğe bağlamış biçimde:”Ders kitabı satıyor musunuz?”modundaydım…Kısacası,hukuk kitabı dışında ne bulduysam aldım.(O değil de son hukuk kitabını seda’ya kaptırdım,bana cd aldırıp kaptı kitabı=) )
      Yürüdük yürüdük…Kitapçıya yürüdük,yemekten sonra yürüdük,metrobüse yürüdük…(bunu tek yaptım =) )
      Bir de küçük prenses gördüm bugün,babası çocuk ellerini silmeyince “ama sen eskiden hep peki derdin” diyor,kız da “ama hayır demiyorum ki şimdi anlamadım toz göremiyorum…”ufak,şirin,zeki.
     Ama bu aralar küçük,sinir bozucu,saçma şeyleri çok düşünür oldum.Ya da olması gereken budur da,ben hep ufak,şirin,keyifli dünyamda yaşamışımdır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder