9 Eylül 2011 Cuma

Kendine mektuplar!

           Kendine mektup yazmak,bence eğlenceli ve yapılası.5 dakika sonra bile okusan çok eğleniyorsun,başka biri seninle konuşuyor gibi oluyor:)
           Biraz önce iki adet yazdım  bunlardan,sanırım sandığımdan fazla kızgınmışım kendime,ama eğlendim,daha bir sevdim kendimi:)Bir gün birini paylaşacağım.
           Kısacası,deneyin bence,hoş oluyor
         
          Not: Şu an tam olarak hatırlayamamakla birlikte evet, Ted Mosby'nin gelecekteki Ted'e  mektup yazmasından  aklıma gelmiş olabilir:)

19 Ağustos 2011 Cuma

Fotoğraf çekerken ne yapmayalım?


     Bu yıl,yine sedayla ve yine çok hoş bir tatil geçirdik ve muhtemelen 1000den fazla fotoğraf çektik 1 hafta   içinde.Aslında gezdiğimiz yerleri anlatmalı ve çektiğimiz fotoğrafların en iyilerini paylaşmalıyım,ama tam tersini yapacağım,en anlamsız fotoğrafları paylaşacağım.İyi fotoğraf nasıl çekilir,henüz net bir şey bilmesem de,”nasıl çekilmez”,işte bunu çok iyi öğrendim.
    1)Önce neyi neden çektiğimizi anlayalım,bir amacımız olsun,fotoğrafa bakan da anlasın.Bu nedir?
    
    
 2)   insanları çekiyorsak en önemli şey,fotoğrafta yüzlerinin çıkmasıdır J

3) Otun böceğin arasında fotoğraf çekerken,abartıp her şeyi çekmeye çalışmaya gerek yokmuş:)  
4)      makineyi düzgün tutmaya çalışalımJ
5) Bu son söyleyeceğim,hareket eden şeyler için hayati önem taşıyor(uçan kuştur,anlık bir şeydir vs. ) Bunu unutmayın ki,o güzelim anları kaçırmayın: Fotoğraf makinesinin açık olduğundan emin olun:))


     Ve benim için önemli bir nokta daha: Sedii her zaman candır,iyi ki vardır,ve de bu yazının fikri kendisine aittir :)
                    





13 Ağustos 2011 Cumartesi

ne yapsak?

Her yıl söylediğim şeyler var.
"Bu sene bunu yapacağım"...
Ne zaman söylesem yapamadığım,bir şekilde yaparsam da elime yüzüme bulaştırdığım,sonra olanlar için hep kendimi suçladığım...
Artık plan yapmayacağım ben de,"şu zaman şu olacak" demeyeceğim.
Sıkıldım.
Yoruldum.
Bilmiyorum,belki de benimle ilgili değildir,belki abartıyorumdur...

(enter kullanmanın dayanılmaz çekiciliği) :)

p.s: en kısa zamanda daha keyifli yazılar yazmaya başlayacağım:)

1 Temmuz 2011 Cuma

Ve 3.yılın sonuna gelinir…

    Aslında sürekli yazarım diye düşündüm,ama engellemeydi,işti güçtü derken bıraktım.Kaldın böyle.Uzun uzun anlatamayacağım şimdi(ne işim var aslında,sırf üşendiğimden anlatmıyorum) beklediğim gibi güzel geçti bu yıl.İstediklerimin çoğunu elde ettim,sıra uygulamalara ve yeni isteklere geldi,4. sezonumuza yaniJ
   Sanıyorum ki bahsedebilceğim en güzel şey,2 yıldır almak istediğim fotoğraf makinemi almış olmam.Başka hiçbir şey gelmiyor aklıma fotoğraf çekerken,huzurluyum.İyi mi çekiyorum,tabii ki hayır(şimdilik) J İlk bir kaç karemi paylaşmak isterdim,ama bozulmak üzere olan bilgisayarım müsaade etmiyor. :s J 
  Yazın bol vaktim var neyse ki yazmak için…
J

10 Şubat 2011 Perşembe

"Aile" candır! =)

   Arada bozuluyor insanın siniri ufak tefek şeylere ama olsun,geçiyor hemen.Bazı insanlara inanamıyorum gerçekten. Bir şey söylediğiniz zaman cevap vermeyen,haklı olduğunu düşündüğünde “kendince” taviz vermemek için saçma sapan davranan,bencil,kendini olgun sanan insanlar var… Anlamıyorum ki, biriyle konuşmak bize ne kaybettirir ya da baş çevirmek ne kazandırır?
 
   Sonra da düşünüyorum,bazı insanlar da var ki… 

   Valizinin kaybolması gibi ufak problemler ve kişisel sorunlarına aynı ilgiyle yaklaşan, anlamlı ya da anlamsız ne söylersen dinleyen,seninle gülen,güldüren,sen iyi ol diye elinden geleni yapan,her konuda yardımcı olmaya çalışan,seninle hayatını paylaşan,varlığıyla bile mutlu edebilen,anlatması çok zor olan…

   Sonra seninle ailesini paylaşan…Ablasını,odasını,arkadaşlığını esirgemeyen,kardeşinden ayırmayan ve bunu her sürekli hissettiren,kardeşten öte olan… Bir mezarlığa baktığında bile gülmeni sağlayan,her şeyden bir keyifli yön çıkaran,birlikte büyüdüğün,gelecek için birlikte planlar yaptığın,düşündüğünde bile keyfini yerine getiren,anlayan…

   Ve sonra sana inanmayı öğreten,başarabileceğini gösteren,bir gün bile yüzünü ekşitmeyen,evini,yemeğini,hayallerini paylaşan,moralin bozukken “Naomi”yi hatırlatan,kardeş olan,yine birlikte büyüdüğün,her şeyi,herkesi sevdiren,her planına seni de dahil eden...

   Kısacası bana “aile” olan insanlar…

   Bundan sonra kimse için sıkmayacağım canımı. Çünkü hayatımda bu kadar değerli, her zaman yanımda olan insanlar varken, bana bu kadar değer verilirken,ve bu insanlar da benim için aynı derecede önemliyken, böyle şeyleri düşünmek ve canımı sıkmak anlamsız. 

   Ailem, ve “İstanbul’daki ailem”…

   İyi ki varsınız…

22 Ocak 2011 Cumartesi

Ve aklım başıma gelir...

     Bugün ne çok şey fark ettim.Başta ne kadar üşengeç olduğumu.Aylardır,sadece ve sadece üşendiğimden bloga bile yazmıyorum,hatta ve hatta kurduğum alertleri okumuyorum,sen düşün artık.
Aylardır İspanya'ya gitmek için dil okuluyla konuşmayı erteledim mesela.En sonunda bugün gidecektik,o da iptal olunca..Gözlerim acıyana kadar ağladım.Evet,20 yaşında insanım,gidemedim diye ağladım.Farkettim ki ağlamamın sebebi gidememem de değil,hem ailemi özlemem biraz,hem de nasıl üşengeç bir insan olduğumu fark etmem.Sedayı aradım hemen,buluştuk,saatlerce konuştuk ve bu sefer kesinlikle uygulayacağımız kararlar aldık.
     Başta,neden bu kadar eriniyoruz her şey için?Yaş 20,iki aktiviteyi üst üste yapamıyoruz,iki iş bir arada gitmiyor.Kendimle ilgili olarak da,e Gamiz madem Celalle Seda gelmedi sen neden tek başına gitmiyorsun kızım?O kadar boş vaktin var,ağlayacağına git konuş sen hallet işte.
Sonra,bugüne kadar insan ilişkileri konusunda kendimizi eleştirmeyi niye hiç denemedik?Kırıldık belki ama,ya o sevdiğimiz insanları biz de kırdıysak hiç farkında olmadan?Ya bizim de düzelmemiz gerekiyorsa?Konuşmak yerine neden kaçmayı seçtik?O gelmediyse neden biz gitmedik?Yoksa yoksa…buna da mı üşendik?Sırf bunun yüzünden sevdiğimiz insanları,belki ilerde kardeşimizden ayıramayacak kadar çok seveceğimiz insanları mı kaybedeceğiz?Ya da bunlar olmasın diyelim,”biz elimizden geleni yaptık” diyemecek miyiz bu yüzden?
    Oturduk kararlar aldık:
-Ertelemek yok artık.
-Arkadaşlarımızla aramızı düzeltmek için ne gerekiyorsa yapılacak.
-Ağlayan arkadaş 10 dk da olsa dinlenilecek,bekleyen varsın beklesin 1 dk dahaJ
-Bundan sonra ne vakit kaybedilecek,ne de insan,elimizden geleni yaptık diyebileceğiz.
-Ağlamak da yok,oturup çözümler üretilecek.
-Ne isteniyorsa yapılacak hayatta.(çok özel durumlar çıkmadığı sürece.)
-Öfke de yok,zaman öyle bir şey ki,mutlaka lehimize bir şeyler olurJ
-Pişman olmak,hiç yok hele.
-Bi de biraz kendini düşünmek girmeli devreye =)
-O fotoğraf makinesi alınacak,o tenis oynanacak=)
-Maçtır,tiyatrodur,gezebildiğimiz kadar gezeceğiz=)

  Ve en önemli kararım,yarından tezi yok hepsini uygulamaya başlamak,şans dile bana… =)