18 Ekim 2010 Pazartesi

bi' araştırma yapıyoruz da... =)

   Yine Sed,yine Gamiz ve yine boş vakit!Sıkıldık,bir şeyler yapalım diyoruz,ama olmuyor,ne yapsak günümüz geçmiyor.Tam o sırada telefon çalıyor ve anket yapar mıyız diye soruyor:neden olmasın?=)

   İlk gün sedle gittik,dikiliyoruz,bir yandan insan yakalamaya çalışıyoruz.kimsenin vakti yok.En çok güldüğüm şey de hesi sebep söylüyor…(kaynım geldi yemek yok,çocuğu alacağım okuldan,yavrum evde hasta var…)Kiminden randevu alıyoruz biz hep buradayız diye=)kendi genellememe bakılırsa;

-Yaşlılar kırmıyor

-Kadınlar şikayetçi,

-Genç çiftler çok eğlenceli,

-Rakı alan insanlar çok rahat…=)

   Kimi ülkeyi bırakmayın bu insanlara diyor,okuyun kızlar maaşınız olsun diyor,herkes bir şeyler söylüyor…
   Bu sırada küçük çocuklar geçiyor,çok şirinler.Kendime diyorum ki “gamze acaba kasmasan mı kariyer falan diye,baksana ne tatlılar…” O sırada küçük bir kız geliyor,göz kırpıyorum ve anında marketin orta yerinde “hayıııııııırrr”diye bağırıyor..Oyuncaklarını yere atıyor,vereyim diyorum çığlığı basıyor.sonra da babasına koşuyor.”Tamam” diyorum içimden,evren gönderdi sinyali gamze,çocuk mocuk senlik işler değil,böyle birşey de çıkabilir=)” Söylediğim cümleyi unutup işimi yapmaya devam ediyorum...Seda da bu arada markette ne kadar yabancı varsa eliyle koymuş gibi buluyor,belirtmek lazım=)Mimaroba’da Koreli buluşu ve ilk anketini bir Rusla yapmasını kendi en güzel şekilde anlatır ama söylemeden de geçemiyorum=)
   İşimiz bitince kendimizi otobüse atıp İspanyolca kursuna koşuyoruz.İlk derse yarım saat gecikince bir şey kaybedilmez sanıyoruz ama öyle değilmiş işte,onu anlıyoruz.Laura çok tatlı bir insan,öğretmenden çok ülkesinden ziyarete gelmiş de bize dil öğretmeye çalışıyor gibi.Ortamı da seviyorum zaten,sınıf çok eğlenceli.bütün yorguluğumu,sıkıntımı unutuyorum…
   Ertesi gün aynı tempodan sonra Özlem,ben ve Celal dönüyoruz artık.Arka beşlideyiz,yanımızda bir çocuk,annesinin kucağında sürekli bize bakıyor.sonra konuşmaya başlıyoruz,Yılmaz dünkü çocuğun aksine çok tatlı.Onun yaptığını unutturmak ister gibi kendi aldığı kitabı veriyor bana.Renault,Toyota ve Fiat görünce direk markaları söylüyor,ve Toyota şarkısını=)En sevdiğin şarkı ne diyoruz “poşet” diyor=) Annesi “ablaları sevdin mi?” diyor, Yılmaz “evet” diyor.”çok mu sevdin peki?” “ Hayır.” O an bayılıyoruz Yılmaz’a,”Maşallah” deyip iniyoruz otobüsten.”Aslında böyle bir şey de çıkabilir gamze” diyorum, ama hemen vazgeçiyorum.Yılmaz gibi yeğen yeterli =)
   Son 3 günüm düşündüğümden de eğlenceli geçiyor…Bakalım daha nelerle karşılaşacağız=)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder