26 Eylül 2010 Pazar

barcelona... :s

     İnsanın gözünü hırs bürümeye görsün..Göz bir şey görmüyor,o işi yaparım bunu da yaparım aman para gelsin de Barcelona’ya gideyim de…Hiç istediğim şekilde paramı kazanayım istediğim gibi giderim demek yok…   


     Anladım ki hemşirelikten cumhuriyet başsavcılığına kadar ne iş olsa yapamazmışım.Şöyle fark ettim bunu da,bu geniş yelpazede çok kısa bir süre için satış danışmanlığı yapmayı düşündüm.Kızım sen bir bak kendine,odasını toplamayan,40 dk. Ayakta duramayan,laf anlatmaya,ikna etmeye sıkılan kim?Satış danışmanlığıymış..Neyse gittik Sedle görüşmeye,böyle bir şey olamaz!Herkes o firmadan alışveriş yapıyor sözde,ama gel gör ki orda satış danışmanlığı yapmak istiyor…Gülerler adama be.(güldüm de zaten,hem kendime,hem onlara…)İkinci görüşmeye giderken aydınlandık Sedayla,yok dedik,bu bize göre değil..Barcelona’ya gitmek değil mesele,mesele istediğimiz işi yapıp gidebilmek dedik dayı misali.Kendimiz için bir şeyler yapalım,mutlu olalım işte en güzeli…Ama tabi ki Barcelona’dan da vazgeçmek yok!=)

     Son günlerde fark ettim ki herkesin kabullenmek zorunda olduğu,yapamayacağı şeyler var,mesela ben bu işi yapamazmışım…Bir de Harry Kewell var hayatımın gerçeği,kabullenmek zorunda olduğum…Kimsenin onun gibi gülümsemediği gerçeği…=)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder